Türkisch » Deutsch

I . dolu SUBST

II . dolu ADJ

1. dolu:

dolu
dolu

2. dolu (Platz, Fahrzeug):

dolu

3. dolu (Pistole):

dolu

deli dolu

tıka basa dolu ADJ fam

tıklım tıklım dolu

Benutzereintrag

Einsprachige Beispiele (nicht von der PONS Redaktion geprüft)

Türkisch
Bahaullah insan için “kıymetli mücevherlerle dolu bir maden” olarak söz etmektedir.
tr.wikipedia.org
Baldwin, "eski ve otantik hikâyelerin, yeni parabollerle dolu kitaba göre halka daha çok huzur vereceğini" düşünmektedir.
tr.wikipedia.org
Oyun odasında çocuk, çıkartma ve pul gibi çekici etkinliklerle dolu bir köşeye oturdu.
tr.wikipedia.org
Bu benim için birkaç acı dolu ay sürdü ancak sonunda, diz sakatlıklarının asla olabileceğim seviyede bir tenisçi olmama izin vermeyeceği kararına vardım.
tr.wikipedia.org
Stadyum, tamamen dolu bir haldeyken yedi dakika da tüm seyircilerin stadı güvenli olarak terkedebilecekleri şekilde tasarlanmıştır.
tr.wikipedia.org
Rosita, önce sevgilisinden aşk dolu mektuplar alır ancak zamanla mektupların arası açılır, aşk sözleri zayıflar.
tr.wikipedia.org
Newton sistemi, kültürlü halk içinde büyük merak uyandırır, bilim dünyasında gittikçe artan sempati kazanır ve peşin hüküm (batıl itikat) ile dolu eski fizikin zararına kendini kabul ettirir.
tr.wikipedia.org
Yumuşak ve çok küçük olan bu yumurtalarla dolu kozayı bir dala, taş altına duvar yarığına, ağaç kovuğuna veya çalılıklar arasına emin bir yere yapıştırır.
tr.wikipedia.org
Matematikte ikisi arasında ayrım gözetilir ve içi dolu bir küreye yuvar denir.
tr.wikipedia.org
Isırığın çevresinde içi sıvı dolu bir sivilce belirir, sivilcenin derisi düşer ve kötü, derin bir yara bırakır.
tr.wikipedia.org

Möchtest du ein Wort, eine Phrase oder eine Übersetzung hinzufügen?

Schicke es uns - wir freuen uns über dein Feedback!

Seite auf Deutsch | Български | English | Español | Français | Italiano | Polski | Русский | Türkçe